29 Haziran 2010 Salı

Satranç Otomatı Türk

Türk, 1769 yılında 6 ay kadar bir sürede Viyana'da mekanikçi Wolfgang von Kempelen tarafından yapılmıştır. İmparatoriçe Maria Theresa için yapılan bu otomat, 120 cm uzunluğunda, 105 cm genişliğinde ve 60 cm yüksekliğindedir. Akçaağaçtan ve üzerine satranç tahtası çizilmiş tekerlekli bir kabin önünde oturan bıyıklı ve sarıklı bir Türk figüründen oluşuyordu. Türk'ün içine bakıldığında irili ufaklı pek çok kaldıraç, makara ve karmaşık mekanik sistemler görülebilmekteydi.

Kurularak çalışan Türk, karşısındaki gönüllüyle satranç oynamaya başladığında, gözleri satranç tahtasını tarıyor, başını arada bir sallayıp satranç taşlarını eliyle hareket ettiriyordu. Pek çok oyunda rakibini yenmeyi de başarıyordu. Yaptığı hamlenin bittiğini başını üç kez sallayarak belirten otomat, maç sonrasında seyredenlerden gelen soruları satranç tahtasının yanında bulunan özel bir tepside harfleri birleştirerek yanıtlayabiliyordu.

Tabii onun hakkında söylenenlerin hepsi sadece teori bazında kalıyordu, kimse Türk'ün nasıl işlediğini ispatlayamıyordu. Türk'ün sahibi olan kişiler ve yakın çevresi de sırrı saklama konusunda kararlılardı. Bu sayede uzun yıllar boyunca Türk'ün gizemi insanları ona çekti.Tüm Avrupa ve Amerika'yı gezen otomat, sahiplerine de bir miktar para kazandırdı.

Çalışma Şekli

Ancak Kempelen'in ustalığı seyredenlerin düşündüğü gibi bir makineye satranç oynatmasında değildi. Uzun süreler nasıl çalıştığı üzerinde fikirler yürütülen otomatın içinde 1787-1837 yılları arasında satrançta oldukça tecrübeli olan Jacques-François Mouret vardı. Satranç ustası kutunun içinde mum ışığında iki büklüm bir şekilde otomatı yönetip hamleleri yaptırıyordu.
Operatörün oyunu takip edebilmesi için ikinci bir satranç tahtası vardı. Otomatın oynadığı ana satranç tahtasının altında, her karenin altında zemberek şeklinde bir mekanızma ve her taşın altında da bir mıknatıs bulunuyordu. Bu sistem sayesinde kabin içindeki oyuncu hangi taşın hangi kareye oynadığını takip edebiliyor ve ikincil satranç tahtasında yaptığı hamleleri ana tahtaya bildiren özel düzeneği kullanarak mekanik Türk'ü hareket ettirebiliyordu.

Kempelen 1804'de Viyana'da öldükten sonra otomat birkaç kez el değiştirdi ve son olarak Beethoven'in arkadaşı Johann Maelzel adlı bir makine mühendisi show-man'in eline geçti. Daha sonraları ilk metronomu yapacak olan Maelzel’in elindeki otomat 1809'da Napolyon'la da oynadı ve yendi. Türk, satranç zaferlerine Fransa ve İngiltere'de devam etti. 1820'de bilgisayarın babası sayılan Charles Babbage ile bir maç yaptı.


Artan borçları yüzünden Maelzel Avrupa'yı terk ederek Amerika'ya doğru yola çıktı. ABD'de başarılı bir turne gerçekleştiren Maelzel, Mekanik Türk'ü Küba'ya götürmeye karar verdi. Küba'da, sekreterliğini yapan (ve büyük ihtimalle Mekanik Türk'ün içindeki adam) satranç ustası William Schlumberger öldü. Bunun ardından Güney Amerika'da iflas eden Maelzel ABD'ye dönüşte kabininde ölü olarak bulundu ve cesedi denize atıldı.

Mekanik Türk'ün yeni sahibi Cerrah John Mitchell oldu. Bir kulüp kuran Mitchell, burada ücret karşılığı Mekanik Türk'ün sırlarını göstermeye başladı. Önceleri ufak bir şöhrete kavuşsa da Maelzel kadar başarılı bir şov adamı olmadığı için otomatı 1854 yılında Philadelphia'da bir müzeye bağışladı. Yapımından 85 yıl sonra Mekanik Türk "Büyük Philadelphia Yangını"nda yandı ve tarihe karıştı. Mitchel'in oğlu, Mekanik Türk'ün sırlarını açıkladığı bir kitap yayınladı. Tarih boyunca 15 satranç uzmanı ve ustası Mekanik Türk'le karşılaştı, hakkından birçok kitap ve makale yazıldı. Fakat hiçbiri Mekanik Türk'ün sırrını tam olarak ortaya koyamadı.


KAYNAKLAR

wiki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder